Anadolu Yakası’nın en dingin noktalarından Suadiye’nin sahil şeridinde yeni yapılan bir sitede yer alan bu çatı katı dairesi, escapefromsofa’nın dokunuşlarıyla zamansız bir fonksiyonelliğe erişiyor.
Suadiye’de, şehrin keşmekeşinden uzakta konumlanmış, sizi kendi gerçekliğine sürükleyen, manzarası boylu boyunca denize uzanan bir ev hayal edin. İçeriye attığımız ilk adımla birlikte buranın öylesine bir ev olmadığını hissediyoruz. İki katlı bu ters dubleks evi sıradan bir çatı olmaktan çıkarıp, incelikli, zamansız ve yaşayan bir mimariye kavuşturan ekip escapefromsofa’dan başkası değil. Üstelik bunu mekânın mimari zorluklarına karşın oldukça zahmetsiz bir şekilde yapmayı başarmışlar. Dairenin sahipleri, kırklarının başında ve iki çocuk sahibi olan, modern sanat ve tasarım konusunda tutkulu oldukları evlerinin her odasında hissedilen, şehirli, dinamik ve genç bir çift. İç mekânın tasarımı ve uygulamasıyla ilgili kararlar onların ihtiyaç ve keyiflerine, aynı zamanda mekânın kısıtları ve vaatleri çevresinde şekillenmiş.
Yatak odasının girişindeki seperatör, yatağın olduğu bölümü girişten ayırarak bir mahremiyet hissi yaratıyor. Buradaki mermer konsol yine özel olarak tasarlanmış
Ev sahiplerinin rafine yaşam stili ve tasarıma olan yatkınlığı proje aşamasında escapefromsofa ekibinin daha hızlı ve koordineli bir şekilde hareket etmesini sağlamış. “Minimal detayların zengin doğal dokularla buluştuğu, zamansız bir atmosfer yaratmak istedik” diyen ekip için proje her aşamasıyla keyifli bir iş olmuş. Evin ana girişinden içeriye adımımızı attıktan sonra tam karşımıza oturma odası çıkıyor. Bu alanın merkezinde bütün yüzeyi raf sistemiyle çevrelenmiş bir yapı var ve bu yapı aynı zamanda buradaki yaşam alanının kalbi konumunda duruyor. Çatının alçalan tarafındaki duvar yine boydan boya bir kitaplık olarak değerlendirilmiş. Tavandaki pencereler sayesinde ev doğal bir ışık kaynağına sahip. Uzun kanepenin iki yanında evdeki modern çizgiye tezat sehpaların üzerinde Flos marka aydınlatmalar yer alıyor. Oturma grubunun da bulunduğu bu alandaki zeminde bu bölümü daha samimi ve yaşayan kılmak adına mermerden ahşaba geçilmiş. İki taraflı mermer sehpalar, tekli koltuklar ve büyük bitkileriyle tamamen simetrik bir yerleşim söz konusu. Buranın devamında denize doğru uzanan manzarasıyla büyükçe bir teras yer alıyor. Bu manzarayı hem içeriden şömine etrafında kurgulanmış oturma alanıyla hem de dışarıdan izlemek mümkün. Takip eden alanda yemek odası, buraya bağlı hızlı kullanımlar için mini bir mutfak yer alıyor. Yemek masasının üzerindeki Porta Romana marka aydınlatma ve Evren Sezgin’e ait tabloyla evin bu bölümü kendine has bir üslup kazanmış.
Bu zamana kadar gördüğümüz konsol, koltuk, sehpa gibi hareketli mobilyalar ve kapı, lambri, kütüphane gibi bütün hareketsiz mobilyalar bu projeye özel olarak tasarlanmış ve sonrasında Barbo Mobilya tarafından imal edilmiş. Üst katta ortak yaşam alanları dışında yatak odası ve çocuk odası yer alıyor. Yatak odasına girdiğimizde bizi yarı geçirgen bir seperatör ve önünde yine burası için özel olarak tasarlanmış üzerindeki vazo ve çiçeklerle bizi samimi ve ihtişamlı bir şekilde karşılayan tamamı mermer bir konsol bulunuyor. Bu seperatör yatak odası ve giyinme odalarının girişleriyle yatağın olduğu bölümü birbirinden ayırırken, odanın kapısı açık olduğunda dahi mahremiyet hissini korumaya yardımcı oluyor.
Konsolun iki başında pirinç aydınlatmalar yer alıyor. Yatak odası da tamamen simetrik şekilde kurgulanmış. Hem kadın hem de erkek için odanın karşılıklı iki tarafında birer ebeveyn banyosu ve giyinme alanları yer alıyor. Bu banyoların tasarımları ve kullanılan malzemeler genel hatlarıyla benzer olsa da ufak detaylarla diğerinden ayrılıyor. Odanın merkezi ne kadar minimal ve lekesizse, giyinme odaları da bir o kadar fonksiyonel olacak dolap sistemi çözümleriyle tasarlanmış. Bakıldığında bu alanın tamamı feminen detaylarla zenginleştirilmiş, maskülen bir tarza sahip diyebiliriz.
Aşağı kata inildiğinde ana mutfak, oyun odası ve çalışanların odalarının yer aldığı alana geliyoruz. Merdivenin bitiminden mutfağa kadar uzanan koridorda karşılıklı olarak bir dolap sistemi kurulmuş. Dışardan görsel olarak asla anlaşılmayan bu dolaplar ev içinde ekstra depolama alanı sağlıyorlar. Mutfak mobilyaları burası için özel olarak tasarlanmış, mermer dokusu üzerine pirinç kulp detaylarıyla evdeki estetik ve zarif fonksiyonellik burada devam ediyor. Dairenin genelindeki bej ve gri tonların hâkimiyeti çoğu zaman duvarları süsleyen sanat eserleriyle kırılmış. Ergin İnan, Ekrem Yalçındağ gibi isimlerin tabloları oturma odası, yatak odası ve hol gibi yerlerde karşımıza çıkarak yaratılan rafine dünyanın zenginleşmesini sağlamış. Lüks ve konforu çok yalın bir şekilde harmanlayan escapefromsofa ekibi mimari projeye ait detayları şöyle anlatıyor; “Evin bütününde duvarlarda isli natürel dokulu ahşap kaplamalar kullandık, bu aynı zamanda dairedeki en kilit tasarım dokunuşumuz oldu. Bütün kapı ve dolaplar bu lambri sisteminin içinde gizlenip bütünsel bir alan algısı yaratıldı, zeminlerde geniş kesim Emparador Light mermer kullandık. Bölgesel olarak aynı malzemeyi duvarlara yarı parlak cilalı olarak taşıdık. Ahşap dokuları hazeranlarla birleştirip mat siyah boyalı kullandığımız separatörlerle mekânları ayrıştırdık. Genel yapısal malzemelerdeki sert duruşu, hareketli mobilyalardaki yumuşak hatlar, dokulu kadifeler ve deri kaplama döşemelerle, özel tasarım pirinç kulplar ve buna benzer lüks detaylarla harmanlayıp yalın ve konforlu mekânlar yarattık.”
Fotoğraf : ENGİN AYDENİZ
Hazırlayan : HAZAL BALASAR
