İç Mimar Emre Tülle, Göztepe’deki bir rezidansta yer alan dairede, rafine malzemeler ve net hatlara sahip parçalarla kusursuz bir iç mekân tasarımı gerçekleştirmiş.
Kapıdan içeriye adımımızı attığımız anda hissettiklerim, çekimi tamamlayıp evden ayrıldığımızda düşündüklerimle aynıydı. Anadolu Yakası’nın güzide semtlerinden Göztepe’de yükselen bir rezidansta yer alan bu ev pekâlâ Milano’da da olabilirdi. Peki, bu hissi yaratan tam olarak neydi? Koridor boyunca uzanan mermer zemin, salondaki koyu parkeler ile uyumlu mutfak dolapları ve mermer ada ünitesinin oluşturduğu güçlü kontrast mı? Yoksa dingin renk skalasında öne çıkan kült tasarımların yarattığı heyecan mı? 2015 yılında Yeditepe Üniversitesi, İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Emre Tülle, mezuniyetinden beri aktif olarak çalışıyor. Genelde konut ve ofis projelerine imza atıyor. İtalyan rüzgârları esen evin büyüsüyle iç mimara ilham kaynaklarının ne olduğunu soruyoruz hemen. Sinema ve modern mimarinin en temel ilham kaynakları olduğunu söyleyerek sözlerine başlıyor: “İzlediğim bir filmde beni etkileyen herhangi bir mekân yaptığım bir projede bir detaya ve mobilyaya dönüşebiliyor. Bunun dışında bu sıralar bana çok fazla ilham veren kişi Gae Aulentie.”
Rahat ve minimalist bir stile sahip olan Tülle, kariyerinin henüz başında olduğu için kendini her stile ve döneme açık tutmaya çalıştığını, gelişim sürecinde olan herkesin meseleye bu şekilde yaklaşması ve tasarım dilini besleyebilecek her şeye açık olması gerektiğini düşünüyor. Konut projelerinde ev sahipleri ile birlikte karar vermeyi sağlıklı bulduğunu belirtiyor, bu rezidans dairesinde de ev sahipleri ile yakın temasta bulunmuş. “Ortaya çıkan işi kullanacak olacak kişiler bir şekilde sürece dâhil olmalı. Bu sebeple tasarım aşamasından itibaren iletişimde kalmaya ve alınan kararların ortak olmasına özen gösteririm.”
Burası orijinalinde 4+1 olarak bölümlendirilmiş klasik bir rezidans dairesiymiş aslında. Bundan daha farklı bir beklentisi olan ev sahipleri mevcuttan daha geniş hacimler talep etmişler Emre Tülle’den ve o da bu doğrultuda evin planlamasında bir değişikliğe giderek iki farklı hacim olan mutfak ve salonu birleştirmiş. 4 adet olan yatak odası sayısını 3’e düşürerek daha büyük odalar elde etmiş. Toplam 150 metrekareye yayılan ev, açık mutfağı içeren salon, geniş bir antre, iki adet yatak odası, bir ortak banyo, bir ebeveyn yatak odası ve ebeveyn banyosu olarak yeniden düzenlenmiş.
Antreden sola döndüğünüzde ana yaşam alanı olan açık mutfağın da bulunduğu salona giriyorsunuz. Çocuk odaları, misafir tuvaleti ve banyo, koridor boyunca sıralı. Evin diğer ucunda ise Japon etkisine sahip ebeveyn banyosunu da içeren ana yatak odası yer alıyor. “İstediğimiz boyutlarda hacimlere ulaşabilmek için birçok duvarı yıkmak durumundaydık. Mekânsal konforu sağlamak için de tavan yüksekliklerini mevcut halinden bir 10 cm daha yükseltebildik” diyor Emre Tülle mekâna yaptığı müdahaleleri anlatırken ve tasarım sürecini özetliyor: “Ev sahiplerinin istekleri doğrultusunda sunulan yerleşim planı ve 3 boyutlu çizimin ardından zemin malzemeleri, renkler, hareketli mobilya, aydınlatma armatürlerinin seçimi yapıldı.” Evin stilini malzeme ve renkleri belirliyor. Dada marka mutfak dolabının koyu renk cilası, bütün evin ahşap rengi olmuş. Ağırlıklı olarak Molteni&C’den seçilen mobilyalar karizmatik İtalyan şehir evi duygusunu pekiştiriyor. Bütün bir çekim boyunca bize eşlik eden evin minik sahibi Bubble, Gio Ponti tasarımı bordo koltukların etrafında koşarken, gün ışığını kucaklayan bu yaşam alanın tasarımcısı Emre Tülle’nin gelecekteki projelerini görmeyi heyecanla beklediğimizi fark ediyoruz.
Hazırlayan : ÇİĞDEM HASANOĞLU
Fotoğraf : BURAK TEOMAN