F.ILKK markasının tasarımcısı Fulya İlkmen’in Bebek’te konumlanan şehir evi ve showroom’u renk kullanımından çekinmeyen, detaylarla kişiselleştirilmiş, canlı ve yaşanan bir stile sahip.
Fulya İlkmen, eşinin ve kendisinin önceliğinin rahatlık ve kendilerine özel bir yer yaratmak olduğunu söylüyor. “İkimizin de çok yoğun bir iş hayatı var. Aslında amacımız işte ne kadar yorucu saatler geçirsek de eve geldiğimiz zaman bütün bu zorlukları geride bırakıp,huzurlu alanımıza girmekti.” Çift, alışılmışın dışında, tamamen kendilerini ifade eden bir alan yaratmak istemiş. “Renk kullanmaktan çekinmedik, pastel renklerle baskın renkleri birleştirdik, modern parçalarla etnik detayları birlikte kullandık.”
Mekâna 2017’de taşınan çift, taşınmadan önce iki ay yapısal değişiklikler ve dekorasyon süreciyle ilgilenmiş. Salonda oturma alanıyla yemek alanını ayıran cam seperatör yaptırmış, mutfakla salon arasındaki pencereyi kaldırıp, salondan mutfağa bağlanan mini bir bar olarak tasarlamış. Mini barın hemen üstünde yer alan “C’est la vie” yazılı neon lambanın yazı karakterinden rengine kadar her şeyini kendileri çizip ürettirmiş.
Natürel tonlardaki renklerin verdiği sakinliği ve huzuru her zaman çok sevdiğini söyleyen İlkmen, doğal tonları detaylarla canlandırmayı ve kişiselleştirmeyi, hem yaşam alanında hem kişisel stilinde hem de tasarımlarında çok sık uyguladığını dile getiriyor.
“Neon lambanın renkleri ve mini barın dokusunun ‘C’est la vie’ mottosuyla birleşimi, hayal ettiğimiz huzurlu alanımızı tam anlamıyla oluşturduğunu söyleyebilirim” sözleriyle anlatıyor Fulya İlkmen yakaladıkları atmosferi tanımlamasını istediğimizde. Bu süreçte, mimar arkadaşlarından da bazı teknik yardımlar almışlar.
Ev sahipleri, seyahat etmeyi ve bu seyahatlerden hatıralar getirmeyi çok seviyor. Evdeki birçok objenin neredeyse kendine has bir hikâyesi var. Tamamen kendi kişiliklerini yansıtan, her detayını planladığı, farklı tarzların birbirini tamamladığı evdeki bütün objelerin bir hikâyesi olması çok hoşuna gidiyormuş ev sahibinin.
Fas’ın Berberi köylerinden alınan antika kapı evdeki en sevilen objelerden olmuş. Henüz çerçevelenip asılmayan tablolar çiftin Stockholm’ün dar sokaklarında çok beğendiği bir sanatçının atölyesinden, filler ise Hindistan’dan uğur getirdiğine inandıkları için alınmış. Bunlar dışında evdeki objelerin hikâyesi Güney Afrika’dan Bali’ye, Maldivler’den Portekiz ve Danimarka’ya kadar uzanıyor.
Istituto Marangoni Milano’da moda tasarımı yüksek lisansı yaptıktan sonra kendi markasını kuran Fulya İlkmen, tasarımlarında, kendi stilinde olduğu gibi, rahatlığın ön planda olduğunu söylüyor. “Ayrıca eklektik bir stilim olduğunu söyleyebilirim. Farklı parçaları bir arada kullanmayı, zıtlıkların uyumunu yakalamayı severim.” İlkmen’in evine oldukça yakın bir mesafede yer alan showroom dekorasyonu
için de aynı unsur geçerli.
Hazırlayan : MERGİM ÖZDAMAR
Fotoğraf : ENİS BERKSOY