Uzak Doğu enerjisi

bohemian style living room

 

Çeşit çeşit ağaçlarla bezenmiş küçük ama sevimli bir bahçeyle çevrelenen bu göl evi, sahiplerinin yaşam felsefelerini yansıtacak şekilde dekore edilmiş. Uzak Doğu’nun farklı ülkelerinden alınan mobilya ve aksesuarlarla ev sahipleri, kişisel tarihlerini evin her köşesine not etmeyi başarmış.

New York’ta bulunan bu göl evinin sahiplerinden John Bjornen, bir iç mimar. 1930’lu yılların sonunda inşa edilen evin orijinal halinde peyzaj tasarımı yokmuş. Reed & Hildebrand ofisinden Doug Reed adlı bir peyzaj mimarı ile çalışarak sıfırdan bir proje geliştirmişler. Güneydoğu Asya’ya sık sık seyahat eden ev sahipleri, evin genel tarzının Japon ve Endonezyalı mimari yapıları andırmasını istemiş. Evin girişinde sizi bir bambu korusu ve taşlı bir yol karşılıyor. Taşlı yolda irili ufaklı siyah lav taşlarından bir düzenleme yapılmış. Ev sahipleri ev dekorasyonunda dairesel hacimleri ön plana çıkarmaya çalışmış. Bu nedenle evin girişinin de dairesel nesnelerle oluşturulmasını istemişler. Bahçede ayrıca sedir ağaçlarıyla kaplı bir oturma alanı da bulunuyor. Geniş bahçede farklı tür ağaçlar da yer alıyor. Evden içeri girildiğinde sizi karşılayan alan, yapının orijinal halinde yokmuş; sonradan eklenen bir bölüm burası. Kapıdaki Buddha heykeli de Bali’den alınmış. Zaten genel olarak evin dekorasyonunda ve aksesuarların seçiminde Asya tarzının hâkimiyeti söz konusu. Eve farklı bir enerji veren bu seçimde ev sahiplerinin katkısı büyük çünkü tüm bu parçaları, bölgeye yıllar boyunca yaptıkları seyahatlerde özenle biriktirmişler. Evde bir oturma odası, bir büyük yatak odası, bir banyo, bir çalışma odası, bir yemek odası, iki misafir odası ve bir misafir banyosu ile bir mutfak bulunuyor. Evin koridorları Çin’den ve Endonezya’dan alınmış çeşitli sanat eserleri ve mobilyalarla süslenmiş. Ev sahipleri, bu ülkelerde yaptıkları alışverişleri New York’a getirtmenin zor olduğundan bahsetse de zahmete değdiğini düşünüyor. Ancak evin dokusuna katkıda bulunan sadece Uzak Doğu değil. Söz gelimi, oturma odasında yer alan deri koltuk, 1940’lı yıllardan kalma bir Fransız koltuğu. Dekorasyonda kendi yaratıcılıklarının ürünü objeler kullanmayı seven ev sahipleri, ya aldıkları bir parçayı farklı bir işlev için kullanarak dönüştürüyor ya da kendi tasarımlarını hayata geçirmeyi tercih ediyor. Örneğin oturma odasında bulunan lamba, ev sahiplerinin fikri ve yapımı da Balili ustalara ait. Hintkamışı ipi ve pirinç kâğıdından yapılan sarkıt aydınlatma, evin teması olan ve yaşamın döngüselliğine vurgu yaptıkları “dairesel şekiller”e de güzel bir örnek. Aynı odada bulunan puflu döner sandalye de Osmanlı döneminden kalma bir mobilya. Yemek odasındaki masa ve sandalyeler Hans Wegner tasarımı ve tik ağacından üretilmiş. Ev sahiplerinden John Bjornen, evde vakit geçirmekten en çok keyif aldığı alanın mutfak olduğunu söylüyor. Yine de dekorasyon açısından favorisi olan oda, yatak odası. Evin orijinal halinde bulunmayan büyük yatak odası, sonradan eklenmiş. Bu nedenle, sıfırdan yarattıkları bu odanın dekorasyonu ev sahipleri için ayrıca önemli. “Bu odada bizden önce kimse yaşamadı. Kimse bu manzaraya bakmadı. Bu pencereden bakıp bu manzarayı gören ilk kişiler bizleriz. Buranın ışığı, enerjisi bambaşka” diyor Bjornen. Misafir odalarında ise vintage bir dekorasyon tercih eden ev sahipleri, ağırlıklı olarak egzotik motiflere yer vermiş ve renkli, enerjik ve içinde yaşaması keyifli bir yaşam alanı kurgulamayı başarmış.

 

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR