Yıllara damgasını vuran Beymen Home’un bünyesinde bulunan ve cam sanatının en iyi örneklerini gözler önüne seren Moser’ın Sanat Yönetmeni ve Tasarımcısı Lukáš Jabůrek ile birlikteydik. Kendisiyle cam sanatı başta olmak üzere gelecek projeleri ve daha pek çok şey hakkında konuştuk.
Bize kendinizi ve Moser’i kısaca tanıtabilir misiniz?
Moser, cam sanatında; üretim bazında el işçiliği ve kristal yapımında oldukça önemli bir yere sahip. Beymen ile de Moser’ın sanat yönetmeni ve tasarımcısı olarak işbirliği yapıyorum. İşlevselliğin ön planda tutulduğu görsel tasarımlardan hoşlanıyorum. Dünya’ya bakış açımın işlerime büyük katkısı oluyor. Ürünlerin birbirleri arasındaki zıtlıkları, ilişkileri ve hikâyeleri de üretim sürecine dâhil olmalı diye düşünüyorum.
Cam sanatına olan ilginiz ne zaman başladı?
13 yıl önce Nový Bor Lisesi’nde okurken tanıştım camla. İlk tanışmamı takip eden iki yıl boyunca en sevdiğim iş cam kesmek, cam ile heykeller yapmak oldu. Elinde camdan bir kütle varken, bir anda vazo ya da heykele dönüşmesi ve ışık oyunlarıyla oynamak gerçekten mükemmel.
Nelerden ilham alırsınız?
Benim en büyük ilhamım malzemenin ta kendisi; cam. Camı, öncelikle kendim için kesmeye başlıyorum. Fizibilite ve iş gücü de tasarım aşamasında çok önemli. En sonunda, düşüncelerim doğrultusunda biten parçayı masaya koyduğumda, onu bir bütün olarak görüyorum, bu da çok hoşuma gidiyor. Bana ilham veren diğer bir düşünce ise; camı her kestiğimde yapabileceğim değişik tasarımlar, farklı olasılıkların çokluğunun beni heyecanlandırması. Zaten her form ve renk, dekorasyon ve tasarım, olduğu halleriyle bile bana ilham kaynağı oluyorlar.
Beymen ile ilişkiniz giderek güçleniyor gördüğümüz kadarıyla…
Moser Türkiye sayesinde Beymen ile işbirliğim 10 yıla yakındır devam ediyor. Her iki taraf da geleneksel stili ve kaliteyi tek bir noktada buluşturmayı başarıyor.
İstanbul’da gerçekleştirmek istediğiniz başka projeler var mı?
İstanbul’a büyüklerimizden kalma cam kazıma tekniğimizi sunmaya geldik. Bu işin uzmanı Radek Svoboda, kazıma tekniğimizi detaylıca tanıtmayı başardı. Bunun dışında bu aralar çay, kahve takımları ve soslukların bulunduğu yeni koleksiyonumuza hazırlanıyoruz. Bu koleksiyon özellikle Türkiye pazarına uygun biçimde tasarlanıyor.
Tasarımlarınızda ağır basan form ve renkler hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
İşim tamamen yetenek üzerine, bu da Moser’a referans oluşturuyor. Tüm tasarımlarımın ayrı bir hikâyesi var. Alanında iyi olan insanları her zaman takdir ederim ve Moser da 160 yıllık bir geleneği sürdüren bir firma. Bu geleneği geliştirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak en çok istediğim şeylerden biri. Bunun dışında Moser ile çalışmak benim için büyük avantaj çünkü onlar sayesinde yaptığım çalışmaları bir isim altında toplayabiliyorum. Cam sanatının tarihi ve geleneğini çağdaş sanatla birleştirmeye çalışıyorum, üstelik dökme camın renk kombinasyonlarını kullanarak tek bir stil altına toplayabiliyorum. Moser bu konuda dünyanın en iyileri arasında yer alıyor. Amacım tek başına ilerlemek değil, daha çok cam sanatından keyif alan insanlarla takım çalışması yapmak.
En sevdiğiniz renkler hangileri?
Orkide moru ve sarı. Enerjik renkler yani…
Hiç cam dışında başka bir malzeme ile çalıştınız mı?
Bir ara ahşap ve metali karıştırıyordum. Hâlâ bazen yeni formlar yaratmak adına önceliği cama vererek metal kullanıyoruz. Bence cam yeni tasarımlar için biçilmiş kaftan çünkü sürekli sizi şaşırtmayı başarıyor. Transparanlığı, görselliği, ışıkla ilişkisi, renkleri bana her daim kusursuz geliyor. İş bittiğinde, camın görselliği sizi her zaman özgün bir şekilde ödüllendiriyor.
2015’te Moser cephesinden nasıl haberler alacağız?
Şu anki planım yapmakta olduğumuz sanatı geliştirmek ve pazarlamak. Bunun için tabii ki çeşitli sergi, atölye ve tanıtımlar organize ediyoruz. Arik Levy gibi birçok tasarımcı ve sanatçı ile beraber yeni bir koleksiyon hazırlıyoruz. 100 yıllık cam sanatını biraz daha modernleştirmeye çalışıyoruz. Gelecekte ışık, renk ve formlarla yapacağımız daha birçok şey var, ama şimdilik sır! www.beymen.com
[imagebrowser id=1807]