İnşaat sektörü ve yapı malzemeleri alanında faaliyet göstermek amacıyla 1945 yılında Floransa’da temelleri atılan şirket, 1960’larda, yer malzemeleri, seramik, banyo demirbaşları, tesisat malzemeleri pazarlama ve dağıtımında uzmanlaşmaya başlamış ve daha sonraları sektörünün adıyla stil yaratmış bir üreticisi haline gelmiş. 2010 Mayıs ayından bu yana İstanbul Levent’teki showroom’unda mimaride estetik ve zarafet arayanların ilk adım atacağı noktalardan biri olan Devon&Devon’un farklı tarzda hazırlanmış banyo örnekleri şık stil ipuçları verirken, ayaklı küvetlerden lavabolara, armatürlerden banyo dolaplarına, parke, seramik, deri, yer ve duvar kaplamalarından şömineye, hatta banyolarınızı tamamlayan mobilya ve tekstil ürünlerine kadar hayli geniş ürün yelpazesinden örnekler bulmak mümkün. İşin özüne inip firmanın tarihine, bugününe ve gelecek hedeflerine ışık tutmak için aile şirketinin fertlerinden Teresa Tanini İtalya’dan sorularımızı cevaplıyor.
Hazırlayan Seda TÜREN
GiulioTanini’nin ilk adımından bu yana, Devon&Devon’un hikâyesinde hangi büyük adımlar yer alıyor? Sizin için önemli tarihler hangileri?
Sırasıyla söylersek; 1989 yılında hikâyesi başlayan Devon&Devon, dünyanın önde gelen uluslararası seramik karo ve banyo mobilyalarının yer aldığı Cersaie Fuarı’nda ilk olarak tanıtıldı. 1989 yılında ilk bağımsız küveti Draycott’u tasarlandı. Bu tasarım Victoryen dönemden ilham alınarak geliştirilen ve modernleştirilen önemli bir yenilikti bu. Banyolara farklı kültürlerin görülebildiği bir rol kazandırdı. Onu sadece fonksiyonel olarak değil aynı zamanda kişisel bakımın dikkate alındığı bir alan haline dönüştürdü. 1989 yılında Devon&Devon Floransa’daki Piazza Savonarola Meydanı’nda ilk mağazasını açtı. 2004 yılında ikinci Devon&Devon mağazası Milano’da açıldı. Mağaza, eski makine fabrikalarının yer aldığı lüks kısımları olan Tortona Bölgesi’ndeydi. 2007 yılında Viyana’da 19.yüzyıldan kalma eski binaların bulunduğu Siebesterngasse Bölgesi’nde ilk yurt dışı mağazasını açtı. 2014 yılında ise 25 sene boyunca istikrarlı bir biçimde büyüyen Devon&Devon banyoları günümüzde sadece güzel evler ve süitlerde yerini almakla kalmıyor, aynı zamanda sinema, fotoğrafçılık gibi ortak tasarımlarda da kendini gösteriyor. Günümüzde kendi 15 mağazasını Milano, Roma, Londra, Paris, Hamburg, İstanbul, Viyana, Singapur ve tabi ki Floransa gibi şehirlerin merkezinde açtı.
Zaman içerisinde Devon&Devon’un küresel faaliyetlerinde bir takım değişimler görüyorum. Bir İtalyan firması olarak sizin stiliniz aynı zamanda Amerikan stiline de uyum sağlıyor. Firmanın hikâyesindeki bu hareketlenmeyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Şık İngiliz evlerinden aldığımız ilham ve Art Deco, 18.yüzyıl Fransız stili, yüzyılın sonu, Neoklasisizm gibi sayısız farklı yaşam biçiminin ve kültürlerin yeniliklerine ve gözlemlerine olan tutkumuz ön planda diyebiliriz. Amerikan Art Deco stili başlıca unsurlarımızdan biri. O dönemin işçilik ve mimari stilinden tutun Francis Scott Fitzgerald’ın eşsiz hayal dünyasına Devon&Devon’un üretim stiline yansıyor.
Eğer Devon&Devon dünyasını üç kelimeyle tanımlamak istesek bunlar ne olurdu?
Çağdaş, klasik ve zarif.
Yeni sezondan beklentileriniz neler? Kendi endüstrinizde hangi farklı stiller ve ilerlemeler olacak?
Trendlere baktığımızda beyaz renk her zaman klasik ve gözde olmaya devam ediyor. Ama yeni sezonda, gri ve gri bej gibi natürel malzemelerden ilham alınan ılık renkler ve tonlar hâkim olacak. Devon&Devon bu renkleri Elysees, Lambris ve Pitti gibi duvar kaplama koleksiyonlarında sunacak, aynı zamanda renklerin kapsamlı seçenekleri döküm küvetlerde de kullanılacak.
Bize Türkiye’yle olan işleriniz ve işbirliğinizden bahseder misiniz? Buradaki pazarı nasıl görüyorsunuz?
Kesinlikle çok enteresan. Dünyadaki en lüks pazarların hızla büyüdüğü ülkelerden biri olan Türkiye, Avrupa’daki en güçlü ekonomilerden biri olmaya devam ediyor. Üstelik lüks pazarın satışının çoğalmasıyla Türkiye’de yeni markalar da büyük ilgi görüyor. Devon&Devon, Türkiye’yle sağlam ve uzun ömürlü ortaklığından bu yana uzun yıllardan beri burada tanıtılıyor. 2010 yılında, İstanbul’un en bilinen ticari semti ve en lüks alışveriş bölgesi olan Levent’te ilk mağazasını açarak kendi varlığını güçlendirmeye karar verdi. Reklam ve halkla ilişkilerinin istikrarlı ve kesintisiz yatırımları da markayı destekliyor.
Eğer Türkiye ve İtalya’yı karşılaştırırsak genel olarak benzer bir yaklaşım ve alışkanlıkları sergiliyoruz. Atalarımızdan ve tarihimizden aldığımız mirasa önem veriyoruz. Bu iki kültür arasında bir takım benzerlikler görüyor musunuz?
İtalyanlar da Türkler de en önemli sosyal üniteleri olan soyları ve aileleriyle çok gurur duyuyorlar. Bu bizim güzel her şeye duyulan derin his ve alışkanlıklarla oluşmuş doğal yapımızın bir parçası.
Siz de bir aile mirasının parçasısınız. Gün içindeki işleriniz ve aile ilişkilerinizi nasıl organize ediyorsunuz?
Bir aile şirketinde çalışınca size profesyonel ve kişisel olarak büyük bir görev düşüyor. Özel hayatınız işinizle karışıyor ya da tam tersi oluyor. Bazen, evinizin mutfağı bir toplantı odasına dönüşüyor bazen de ofisiniz ailevi meseleleri konuştuğunuz bir alana dönüşüyor. Özel ve profesyonel olarak ikiye ayrılan dünyanızda kendi disiplininizi sağlamak önemli ve hemen hemen her gün imkânsız hale gelen bir misyon. Sıklıkla şiddetli tartışmalar yaşanmasına rağmen, kendimi çok şanslı hissediyorum. Aslında aile şirketi, tıpkı evinizde yaptıklarınız gibi işinizi tutkuyla, özenle ve sevgiyle yapmak anlamına geliyor.
[imagebrowser id=1543]