Üçüncü tekil şahıs koltuğunda genç tasarımcı Ezgi Köroğlu var bu ay. Kendine biraz dışarıdan bakıyor ve anlatıyor.
Ezgi Köroğlu kimdir ve bugüne kadar neler yapmıştır?
Zihni sürekli çalışan, huzursuz, bu yüzden de sürekli hareket halinde, düzensiz bir tasarımcıyım. Milano’dan Floransa’ya, Floransa’dan İstanbul’a gidip gelen bir hayatım var. Tipik bir Kova kadınıyım. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde işletme okuduktan sonra, IED Milano’da “fashion design & textile master”ı yaptım. Ayrıca çeşitli sanat workshop’larıyla gelişimime devam ettim. İstanbul’a dönüp ABD’de satışını yaptığım “SMile by Ezgi” markamla takı tasarladım; daha sonra da Romanya’ya kaftan tasarlamaya başladım. Küçük bir atölye, bir terzi ve bir kalıpçı tutup kendi koleksiyonumu hazırlıyorken, aslında İstanbul ve modadan çok sanat, sanatsal tasarımla kendimi daha çok gerçekleştirebildiğimi fark ettim. Zaten o vakit çoktan ürün tasarımı yapmaya başlamıştım.
Yaratım süreci nasıldır? İşlerini nasıl anlatır?
O kadar kafama estiği gibi yaşıyorum ki yaratım sürecim nedir, ne değildir, onu bile çok net söyleyemiyorum. İşte bir yerde, bir şekilde, algıma düşen her neyse zihnimde yer ediniyor. Bir bakıyorum tasarlamışım bile! Sadece gerçekleştirme sürecinde, yani atölyede tasarımı hazırlama süreci benim için çok sancılı, çünkü sabırlı olmayı çok beceremiyorum. Yani benim yaratma sürecim değil, yarattığımı gerçekleştirme sürecim anlatılabilir cinsten!
Tasarım takipçileri ona ve ürettiklerine nasıl ulaşabilir?
Archive Galata, İKSV mağazası ve Adahan İstanbul’da ODUN Design ürünlerine ulaşabilirler. ODUN Design web sitesi ve blog’u sürekli güncelleniyor. Takibini bu şekilde de yapabilirler. Mart ayı sonunda evdebir.com’da, nisan ayı sonunda da Milano’da satışlar başlayacak.
En çok kimi, neyi, neden, nasıl takip eder?
En çok Ezgi’yi takip ediyorum! Çok fazlalar çünkü! Bunun yanında, bir an, neye ihtiyacım varsa, o algıda bir blog, tasarımcı, sanatçı vs. ile ilgileniyor buluyorum kendimi. Mesela bu dönem, markamın pazarlamasıdır, algısıdır vs. düşünürken Levent Erden’i takip etmeye başladım. Türkiye’deki en farkındalık yaratan, müthiş bir entelektüel zekâya sahip adamlardan biri. Levent Erden’i dinlerken ya da okurken hem inanılmaz keyif alıyorum hem de çok şey öğreniyorum.
Bir günde neler yapar, yaşar, düşünür?
Bir günde en az 10-12 km yürüyorum. Zihnimi hizaya getirmenin en etkin yolu bu! Muhakkak kendime ayırdığım bir kahve vaktim var. Sürekli okuyup güncel ne varsa takip ediyorum o zaman içinde. Çok fazla fotoğraf çekiyorum. Atölyeye her zaman gitmiyorum, bunun yerine merakımı yaşıyorum. Misal, her sokağın her köşesine giriyorum, kafelere bakıyorum, tanımadığım birkaç kişiyle sohbet ediyorum, bir afiş, bir grafitti inceliyorum derken ya bir materyal ya bir şekil ya da bir hikâye yakalamış oluyorum. Bu nedenle yaratma sürecim kendiliğinden başlamış ve bitmiş oluyor. Genelde kendimle vakit geçiririm. Yalnız olmayı tercih ederim. Çok sık birileriyle görüşmem. Gece dışarı çıkmayı sevmiyorum, çıktığımda da en fazla bir saat… Doğal vakit harcıyorum! Spor, düşünmek ve atölye benim bir günüm.
Hazırlayan Seda TÜREN
[imagebrowser id=1472]