Alaçatı’nın kargaşasından uzak ama aynı zamanda Çeşme Marina’ya on dakika yürüme mesafesinde püfür püfür esen bir tepeden aşağıya tam önümüzde uzanıyor bu otel. Arka planda ise mavi üstünde salınan yelkenliler… Hayır, yağlı boya bir panorama çalışması değil bu, Ayasaranda koyuna şatodan bir bakış.
Püfür püfür esen rüzgârıyla Ege’nin sıcaklığıyla dalga geçer sanki Çeşme. Sörfçülerin ve rüzgârla ilişkili deniz sporu tutkunlarının gözbebeği olması dışında, son yılların tatil rotalarının da vazgeçilmezi. Ege’nin taze otlar, et ve balıkla dolu zengin mutfağı da cabası. Bu ay size tavsiyemiz ise mimarisi, tasarım ve dekorasyonuyla olduğu kadar konumu ve sıcaklığıyla da; Şato Design Hotel Ayasaranda. Gözlerinden tasarım aşkı fışkıran iki kardeş mimar Elif Konur ve iç mimar Tuğba Konur ise bu oluşumun yaratıcıları. İki kardeş kurdukları Çizge Mimarlık firmasında iş bölümü yapmışlar, bugüne kadar İstanbul ve İzmir’de yaptıkları birçok projede çalışmışlar. Mimar anne-babanın da desteğiyle, ailece sahip oldukları Ayasaranda koyundaki bu arazi ise tüm planlarını alt üst edip ofis de dahil hayatlarını buraya taşımalarına sebep olmuş. Bu kolay alınmayacak karara etken; Ayasaranda koyunun bakirliği, otelin bulunduğu tepenin inanılmaz manzarası, her daim rüzgâr alan ferah açıklığı ve masmavi denizi elbette. Arazinin eğimli ve kayalık yapısı her ne kadar onları zorlamış olsa da, otelin bulunduğu arsanın kendilerine ait olması sebebiyle hem proje hem de tasarım sürecinde tüm isteklerini özgürce yaratabilme lüksüne sahip olmuş iki kardeş. 2013 yılında tamamlanan Şato Ayasaranda projesi sahilden yukarıya uzanan yedi villa ve silindir biçiminde en tepede yükselen brütalist bir yapının dahilinde otelden oluşuyor. Yaz kış sıcak olan tesis yedi suit oda ve bir villa olarak işletiliyor. Her süit oda özel olarak ayrı ayrı tasarlanmış, beyaz rengin biraz masal dünyası biraz avangardla birleşip minimale göz kırptığı bir tasarım dünyası oluşturulmuş.
Hazırlayan Seda TÜREN Fotoğraf Koray ERKAYA
[imagebrowser id=1421]
