Yardımcı yönetmenlik, sanat danışmanlığı ve ressamlık yapan Seda Dokumacı, rahatlığı ön plana aldığı, bohem ve etnik kontrastlarla ve ihtiyaçlara göre çözümlenmiş bir dekorasyon anlayışıyla kurguladığı evinin sıra dışı bir ambiyansını deneyimledik.
Hazırlayan Murat KARACA Fotoğraf Kadir AŞNAZ / RPRESENTER
Yeni nesil kahve kültürünün de etkisiyle hareketli bir kalabalığa ev sahipliği yapan Cihangir Firuzağa Meydan’dan Çukurcuma’ya yöneliyoruz. Ressam ve sanat danışmanı Seda Dokumacı’nın evine konuk oluyoruz. Çekim süresi boyunca bitmeyen enerjisi ve tatlılığıyla bizlere eşlik eden golden cinsi köpeği Jazz ve ev sahibini takip ederek içeri giriyoruz. Bohem ve etnik detaylara sahip evde, evin her bölümüne yerleştirilmiş mumların yarattığı atmosfer ve Bülent Ortaçgil’in insanı dinlendiren melodileri eşliğinde, sanatçının evdeyken zamanının çoğunu geçirdiği atölyesine geçiyoruz. Uzun yıllardır Cihangir’de yaşayan Seda Dokumacı’nın son 3 yılını geçirdiği 85 metrekarelik daire, koruma altında olan eski bir Beyoğlu apartmanı. Ev sahibi, binanın koruma altında olduğunu tadilat çalışmaları sırasında öğrenmiş; “Burası 100 yıllık tarihi bir bina. ‘’Evi tuttuğumda çok kötü durumdaydı. Girdiğim evleri yeniden yapmayı çok severim. Mutfak banyo dâhil her şeyi… Atölye ve salon olarak kullandığım odayı mutfakla birleştirip daha geniş bir alan elde etmek için aradaki duvarı kaldırmak istedim fakat evimi ziyarete gelen belediye çalışanları duvarı tekrar inşa etmem gerektiğini belirttiler. Böylece ustalarla beraber aynı duvarı eski yapının dokusuna sadık kalarak yeniden ördük.” Ateş tuğlası kullanılarak tekrardan inşa edilen duvar, ev sahibinin stüdyosunun bohem dokusuyla son derece uyumlu bir manzara oluşturmuş. Sanatçıya ait resim çalışmalarını stüdyonun bütün duvarlarında görmek mümkün. Alışkın olduğumuz çalışma tekniklerinden farklı bir yöntem geliştirmiş olan sanatçının resim yapmak için tercih ettiği düzlem, tuvallerden ziyade eski çarşaflanmış.” İnsanların geçmişte yaşadıkları ve belleklerinde kalmış izlerinin fiziksel aktarımı olan çarşafları boyayarak bugünden izler katıyorum. Üç sene önce film çekimleri sırasında gittiğim köylerden, kullanılmış çarşafları toplamaya başladım. Akrilik, kumaş boyası ve zeytinyağı ile karıştırarak elde ettiğim bir boyayla bu portreler çıktı ortaya…” diyen sanatçının işleri, en az malzeme seçimi kadar özgün ve ilgi çekici çalışmalar. Farklı maddeleri karıştırarak, bazen de sadece toz kahve kullanarak farklı teknikler deneyen sanatçı, paslanmış sac üzerine çalıştığı insan figürleriyle, Rotary Klübü’nün düzenlediği 2014 Bazaart sanat etkinliğinde jüri özel ödülünü almış. Stüdyonun dekorasyonunda tercih edilen objelerden duvara yerleştirilmiş döküm ayna, bir İsmet Doğan çalışması. Aynanın iki yanında asılı sokak lambaları Çukurcuma’daki eskicilerden alınmış ve orijinal hallerinde kullanılıyor. Ateş tuğlası ile örülmüş duvarda asılı resimlerin ilham kaynağı, bilim kurgu yazarı Ursula K. Le Guin’in bir romanından fantastik bir varlık olmuş. Evin ilgi çekici kısımlarında biri de banyo. Brüt beton ve ateş tuğla duvar kaplamaları, duşa kabin olarak kullanılan giyinme paravanı, aydınlatma için seçilen kristal taşlı avize, işlemeli raf sistemine monte edilmiş lavabo olarak kullanılan eski metal tencere ile banyoda da evin bütün odalarından bir iz bulmak mümkün.
Seda Dokumacı, evinde geçirdiği zamanlarda gelen misafirleri ile birlikte kolektif çalışmalar yapmaktan büyük zevk aldığını dile getiriyor. “Kolaj yaparken onlarca kitap, dergi ve gazeteyi önüme yığıyorum. Arkadaşlarım da bildikleri için bana sevdikleri broşür ya da afişleri getiriyorlar. Hatta bazen onlarla beraber oturup saatlerce konuşmadan kolaj yapıyoruz. Gerçek fotoğraflardan ya da hiç tanımadığım yüzlerden çıkan hikâyeler olabiliyor kolajlarımda…”